22 Eylül 2016 Perşembe

Ülkemizden Enfes Kamp Alanları

Salda Gölü, Yeşilova-Burdur
Çıldır gölü, Çıldır-Ardahan
Adrasan, Kumluca-Antalya


Geyikbayırı-Antalya


Palazoğlu Göleti, Domaniç-Kütahya


Hacer Ormanı, Aladağlar-Kayseri


Hasanlar Baraj Gölü-Düzce


Hızır Kamp, Edremit-Balıkesir


Ihlara Vadisi, Güzelyurt-Aksaray


Kabatepe, Kumtepe-Çanakkale


Kirazlı Manastırı-Balıkesir


Kapılı Göller, Çamlıhemşin-Rize


Küre Dağları, Pınarbaşı-Kastamonu


Kaynaklar Tırmanış Bahçesi, Buca-İzmir


Kelebekler Vadisi, Fethiye-Muğla


Kille Koyu, Göcek-Muğla


Korsan Koyu, Kumluca-Antalya


Kurşunçal Ormanları ve Şelalesi, Perşembe-Ordu


Köprülü Kanyon, Manavgat-Antalya


Melikler Yaylası, Dedegöl Dağı-Isparta


Musaözü Göleti-Eskişehir


Yedi Göller, Ovit Dağı-Rize


Sis Dağı, Görele-Giresun


Şavşat Karagöl-Artvin


Çıldır gölü, Çıldır-Ardahan


Yedigöller-Bolu


Yenice Ormanları-Karabük


20 Eylül 2016 Salı

Tunç Fındık-K2 Zirve Tırmanışı


Tunç Fındık üst düzey dağcılarımızın başında geliyor en yüksek ve en zorlu zirveleri zorlayan Tunç Fındık'ın son projesi ise "14×8000m" 8000 m üstündeki 14 dağın zirvesine ulaşmayı hedefleyen bu projenin büyük kısmı tamamladı milli dağcımız.


Zorlu zirvelerin başını çeken K2 zirvesine tırmanışını alt bölümden izleyebiliriniz.


19 Eylül 2016 Pazartesi

Domaniç Palazoğlu Göleti Kampı







11 Eylül tarihinde saat 15.00 da 2 kişi olarak (eşim ve ben) Kütahya Domaniç’e bağlı Palazoğlu göletinde kamp kurmak ve bayramı geçirmek amacı ile Bursa İnegöl’e şehirler arası otobüs ile Eskişehir terminalden yola çıktık. Önce kısaca neden böyle bir rota tercih ettiğimizi anlatmak istiyorum, Eskişehir-Kütahya 105 km (otobüs 15 tl, tren 8.5 tl) Domaniç-Kütahya 90 km (14 tl) Domaniç-Palazoğlu göleti 10 km yani önce Eskişehir-Kütahya ardından Kütahya-Domaniç en son olarakta Domaniç-Palazoğlu göleti seferleri yapmamız gerekiyordu, Eskişehir-İnegöl 135 km (19-25 tl arası değişiyor) İnegöl-Palazoğlu göleti 35 km (6 tl)  Eskişehir’den Palazoğlu göletine 2 vesait ile ulaşmış olacağımız için bu rotayı tercih ettik. İnegöl’e yaklaşık 100 dakikalık, son km’leri doğal manzaraları ile çok keyifli bir yolculuk ile ulaştık (16.40), İnegöl terminalden sadece Domaniç Kooperatif araçlarının servisi var bölgeye, yoğun bir gün olduğu için seferler araçların dolmasıyla sürüyordu çok fazla beklemeden 2. araçta yerimizi aldık, yaklaşık 10 dk sonra Palazoğlu göletine olan son seferimiz başladı (17.05) kısa bir yolculuğun ardından göl kenarına varmış olduk (17.35) ve insanların bıraktığı izlerle karşıladı bizi Palazoğlu göleti, yaklaşık 10 ay önceki kamp etkinliğinden bu zamana daha da kirlenmişti ortam her yerde çöpler ve adım başı çimleri yok etmek istercesine yakılmış ateş izleri ve bir hayal kırıklığı daha. Kamp kurmak amacıyla göletin solundan dolanarak göletin arka tarafında ormanın içindeki kamp alanına doğru gittikçe daha fazla çöp görmeye başladık üstelik çöp konteynırlarıda mevcut ama boş duruyorlar muhtemelen henüz medeniyetle tanışmamış birileri ayak basmış buralara. Kamp kuracağımız alanda dahil her yerde alkol şişeleri ve tenekeleri bolca mevcut neyse bu kadar çöpten bahsetmek yeter diyelim. Çadırımızı göleti gören bir noktaya kurduk ardından ateş ve yemek faslına geçtik. Havanında kararması nemin yüksek olması tüm yüzeyleri ıslatıyor bununla birlikte havanın daha da soğumasına sebep oluyor bizde ateşe doğru daha da yanaşıyorduk tabi yakacak odun kalana kadar sürdü bu durum ardından gece saat 1 e gelirken çadırımıza geçtik ve mutlak sessizlik. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz aşağımızda göletin hemen yanında kamp kurmuş Bülent abiyle karşılaştık Eskişehir’den, o da hava karardıktan sonra gelmiş aracıyla. Biraz çevreden bahsedelim, ağaçlar ve ortam hala yeşil Ekim ayı gibi o rengarenk sonbahara bürünecektir Domaniç, göletin karşınsın da yani yolun diğer tarafında bir çeşme var içme suyu mevcut, yolun İnegöl’den geldiğimiz yönüne doğru yaklaşık 2 km kadar mesafede ufak tefek yemek yiyebilecek derme çatma yerler mevcut, Domaniç köyü aksi yönde yaklaşık 10 km mesafede otostop çekmek için uygun bir yer sayılır yol aktif sayılır 2 yönede. Kamp kurduğumuz alan ormanın içinde kaldığı için göl kenarına gelenlerin görmesi mümkün değil gece birilerinin buraya gelmeside pek mümkün değil bu sebeple güvenli sayılır bunu şu sebeple söylüyorum malum ülkede nerde bir su birikintisi var soytarısı, serserisi bitmez göletin yanından asfalt yolun geçmeside bu ihtimalleri arttırıyor, tabiki ustrupluca gelip göletin tadını çıkaranlar, piknik yapanlar oluyor, göletin yanında çocuklar için küçük bir de park aleti mevcut kaydırak vesaire. Kamp alanından ormanın içine doğru çok güzel fotoğraflar yakalayabileceğiniz bir patika mevcut ancak çok fazla uzaklaşmayın ormanda kaybolmak çok kolaydır ve artık domaniç için söyleyebileceklerim bu kadar. 


Dönüş için aynı güzergahtan devam edilebilir ya da Kütahya üzerinden devam edebilirsiniz bu arada mutlaka domaniç kooperatifin domaniç şubesini arayıp yer ayırtmakta fayda var yer bulunamayabiliyor.

   

17 Eylül 2016 Cumartesi

Günübirlik yürüyüşler (hiking) için gerekli materyaller ve özellikleri.

      Bu hafta sizlere hangi doğa şartlarında hangi materyalleri ve bu materyallerin hangi özelliklerde olması gerektiğinden bahsedeceğim fakat bir konuya açıklık getirmek istiyorum sizlere anlatacaklarım survivor ya da bushcraft içerikli değil bu konular daha farklı tecrübeler gerektirir ve ben bu tecrübelere sahip değilim. Benim anlatacaklarım asgari şartlarda doğadan keyif almak ve doğanın kendi şartlarında, gerekli materyaller ile etkinlikler gerçekleştirmek için.
Hiking, treking, kamp, dağcılık, tırmanış, bisiklet gibi.

İlk olarak hiking ile başlayalım.


Hiking: Günü birlik doğa yürüyüşlerini içeren etkinliktir, ister 2km ister 30km olsun bu etkinlikler için gerekli melzemeler vardır;

*Önce yürüyüş yapacağınız arazi şartlarına uygun tabanı sert ve dişli bir ayakkabıya ihtiyacınız var bot olması çok önemli aksi taktirde spor vb. ayakkabılar çabuk yırtılabilir ve tabanından ötürü yamaçlarda ya da başka bir sebeple ayak bileğinizi burkabilirsiniz bu da sizin doğada mahsur kalmanıza sebep olabilir ki benim için öncelik ekip arkadaşlarıdır bu durum sizden daha çok onlara dert olabilir, sizi taşımaları gerekebilir ve ekibi yavaşlatmanız etkinlikten ekip olarak soğumanıza hatta daha ciddi problemlere sebep olabilir. Ayrıca nefes alabilen ve yarım ya da 1 numara kadar büyük olan bir bot daha konforlu olmanızı sağlar. Ayrıca yeni aldığınız bir ayakkabıyla asla uzun doğa yürüyüşlerine çıkmayın ayağınız yara olabilir ve büyük acılar çekebilirsiniz, unutmayın ancak ayaklarınız sizi iki nokta arasında taşır gereken konforu sağlamalısınız.

*Sırada kıyafetlerimiz var, öncelik olarak asla atlet giymemeniz gerekir bu konuyu tüm kıyafetlerimize doğru genişletecek olursak su ve teri tutacak hiç bir şey giymemelisiniz bunlar sizin terlemeniz ya da ıslanmanız durumunda rüzgar ya da soğuk hava durumunda hasta olmanıza sebep olacaktır, zaten ıslak kalmak kimsenin hoşlanabileceği bir durum değildir ve herşeyden önce konforumuzu düşünmemiz gerektiğini unutmayın, kısaca pamuklu kıyafetler tercih etmiyoruz, yünlü kıyafetler tercih edebilirsiniz ıslansada sıcak tutacaktır fakat yünün su sınırını aşarsanız artık ıslaklık hissi başlar ve unutmayın yün çok zor kuruyan bir materyaldir. Şimdi gelelim giymeniz gerekenlere, sentetik kumaş vücudumuzun rahat nefes almasını sağlar ve ıslansa dahi hızlı bir şekilde kuruyacaktır hatta şartlara göre bedenimizin ısısı bile kurumasını sağlayabilir. Sentetik t-shirtümüzü giydik ilk katmanımız tamam uygun havalarda t-shirt yeterlidir ancak doğada hava her daim kuru olmayabilir yanımızda yağmurluk ya da panço bulundurmakta yarar var, bu iki kıyafetin arasında ise ciddi farklar vardır, yağmurluklar hem rüzgara dayanıklı hemde nefes alabilen kumaştan üretilir ve bu kumaş ter moleküllerini dışarı atarken yağmur ve kar suyu molekülleri daha büyük oldukları için kumaş bunları geçirmez buda kuru kalmanızı ve konforlu bir etkinlik geçirmenizi sağlar. Panço ise doğrudan pvcden üretilir nefes almaz ve görevi doğrudan hiç bir damlayı geçirmemektir buda yağmurlu havalarda yürürken aşırı terlemenize sebep olur ve yağmurdan kaçarken yoğun tere maruz kalırsınız, pançonun olayı molalarda ya da yağmurdan saklanırken yani durağan durumlarda ıslanmamaktır.

*Tabi doğada üşümek en olağan durumlardandır yaz aylarında serin günlerde fleece (kırpılmış polar) bir ceket  ya da sonbahar ayları için polar işinizi görecektir gerek olduğu taktirde üstünede yağmurluk giymek gayet yeterlidir. Kış aylarında iseniz kaz tüyü ya da elyaf içerikli mont ile molalarda üşümenizi önleyebilirsiniz, aşırı soğuk havalar olmadığı müddetçe mont ile yürüyüş yapmayınız.

*Şimdi alt uzuvlarımıza gelelim, benim gibi sıcaklara dayanamıyorsanız yaz aylarında şort ve uzun çorap ile az biraz çizikle etkinliği tamamlayabilirsiniz ama tavsiyem bahar, yaz, sonbahar hatta kış ayları için su iticiliği olan ince pantolon giymenizdir diken, çalı ve böceklerden korunmanızı bu şekilde sağlayabilirsiniz. Bu arada doğada asla kot pantolon giymeyiniz serin havalarda üşümenize, ıslandığında ise sırılsıklam olmanıza ve ıslanmaktan ötürü aşırı ağırlığa maruz kalmanıza sebep olur ayrıca asla rahatta değildir, eğer outdoor pantolonunuz yok ise tavsiyem kadife pantolon giymenizdir. Çorap olarak yünlü ve bambu kumaş tarzı uzun çoraplar tercih edebilirsiniz.
Yağmurdan, çamurdan, kardan ve daha başka bir çok şeyden korunmak için bir tozluk almanızda şarttır, sonuçta yağmur pantolonunuzdan akarak ayaklarınıza kadar gidebilir, çamurda paçalarınız rahatsız edici derecede kirlenebilir, karlı günlerde botunuzun içi kar ile ıslanabilir.

*Sırada çantamız var, hiking için maksimum 40L hacimli bel ve göğüs kemerli bir çanta yeterli olacaktır, bu arada çantaların fiyatları oldukca değişkendir bunda en büyük rol sırt desteğidir, sırt desteği sırtınızda hava sirkülasyonunu ve ağırlığın homojen biçimde sırtınıza dağılımını sağlar bunlarda konforumuzu en üste çıkartır. Sırtınızın ıslanması ve uzun süre bu ıslaklığa maruz kalması derinize zarar verir zaten ağırlık altında olan sırtınızda sızlamalara ve çeşitli acılara sebep olur birde rüzgar ve soğuk hava ile karşılaşırsanız hasta olmanız an meselesidir unutmayın doğaya iyileşmek için çıkıyoruz bunun içinde gerekli konforu bedenimiz için sağlamalıyız. Ayrıca yağmurluklu olan bir çanta ya da yok ise bir çanta yağmurluğu almakta fayda var yedek eşyalarımızın ıslanmasını istemeyiz, eğer bunu sağlamanız şuan için mümkün değil ise eşyalarınızdan önce çantanıza çöp poşeti yerleştirip eşyalarınızı bu şekilde yerleştirip poşetin ağzını doğru bir şekilde büker ya da bağlarsanız eşyalarınızı ıslanmaktan koruyabilirsiniz. Yinede bir çanta yağmurluğu almak bazı durumlardan çantanızı korumanızı sağlar çamurlu, ıslak, karlı, buzlu bir zeminde çantanızı indirmeniz gerekebilir ve tekrar çantamızı sırtımıza aldığımızda bu su ve kir sırtımıza ordan pantolonumuza akabilir, şehire döneceğimizi hatta toplu taşıma araçlarına binebileceğimizi unutmayın, ıslak ve çamurlu olduğum için araçlara alınmadığım olmuştu geçmişte.

*Yürüyüş sırasında daha az yorulmamızı sağlayacak, çantanın yükünü azaltacak, özellikle yamaçlardan inişte tehlikeyi azaltacak yegane gerecimiz batondur, genellikle alınacak son şey olarak bakılır ama size tavsiyem almaya çalışın uzun yürüyüşlerde çok yardımı oluyor.
 *Çantamızı doldurma vakti geldi, her türlü doğa etkinliğinde önceliğimiz sudur. Su bedenimizin en büyük ihtiyacıdır birde su kaybımız büyük ise bu ihtiyaç ikiye katlanır, doğada susuz kalmak hızlı yorulmanıza, bitkinliklere ve baş ağrısına sebep olur unutmayın su içmek için susamayı beklemeyin ve etkinliklerinizde ortalama her yarım saatte 200ml su için. Suyumuzu 2 şişe olarak hazırlıyoruz biri büyük olan onu çantamızın içine yerleştirelim diğeri ise küçük şişe bunuda kolay ulaşabileceğimiz yan gözlere koyuyoruz. yürüyüşünüz uzun ise ana mola vermeniz gerekecektir ve bu mola için karbonhidrat tarzı gıdalar almanız etkinlikte ayakta kalmanızı sağlar, ayrıca ister sıcak ister aşırı olmamak kaydıyla soğuk içecekler içebilirsiniz (kola tarzı gazlı içecekler yürüyüş esnasında miğdeniz için aşırı rahatsız edici olabilir tavsiye etmiyorum). Yürüyüş esnasında ağzınıza atabileceğiniz lifli gıdalar enerjinizi arttıracaktır kuru meyveler ve kabuksuz kuruyemişler gibi ayrıca etkinlik esnasında moralinizi yüksek tutmak için bir kaç parça çikolatayıda ceplerinize koymayı ihmal etmeyin. Çantamıza gıdalarımızı yerleştirdik ardından çeşitli yedek kıyafetler iç çamaşırı, t-shirt, yağmurluk, polarımızıda ekleyelim malum doğada ne yaşayacağımız bilinmez kuru kalmak için bunlar şart. Ardından çeşitli ilk yardım malzemeleri (küçük paket halinde satılan ilk yardım çantaları işinizi görecektir), kullanmanız gerekebilecek ilaçlar, gün batımına kalacaksanız kafa lambası ya da fener, buff, bere, eldiven, güneşten korunmak için şapka, çakı, rüzgar ihtimaline karşı uygun özellikte çevresi kapalı güneş gözlüğü (toz ve böcekler rüzgarda gözümüze temas etmemesi için), küçükte olsa uzun molalar için mat ve son olarak güneş kremini etkinliğe başlamadan sürmeyi unutmayın.

Ve artık hazırız.

NOTLAR:

*Doğa yürüyüşlerinde katman katman ve boydan fermuarlı (hızlı bir şekilde çıkartıp giyinmek amaçlı ve ayrıca sürekli üstten çıkartıp giyinmek zor ve aşırı yorucu olabilir) kıyafetler giyinmekte fayda var lahana misali, hava durumuna ve vücudumuzun durumuna göre incelebilir ya da kalınlaşabiliriz, doğrudan kalın kıyafetler giyinilmemelidir (kazak gibi) bedenimizin hareket ile ısınması durumunda terlemeyi önlemek için incelmemiz gerekebilir ve kalın kıyafeti çıkarıncada aşırı üşüyebiliriz yani dengesizliğe sebep olur.

*Çantanızın bel ve göğüs kemerlerini mutlaka takın, bu kemerler çantanın ağrılığını sırtınızdan alıp kemer bölgenize verir ve çok daha rahat taşımanızı sağlar, ayrıca çantanın sırtınıza daha yakın olmasını sağlayarak ağrılığın sizi geriye çekmesini engeller.


Edit: İmla

12 Eylül 2016 Pazartesi

Eskişehir Gürleyik Şelalesi Kampı Gezi Yazısı

      4-5 Ağustos tarihlerinde mihalıççık gürleyik şelalesinde küçük bir etkinlik düzenledik 3 kişi olarak, kısaca etkinlikle ilgili olarak bazı detaylar vermek istiyorum.


4 Ağustos perşembe günü 16.00 gibi Eskişehir'den yola çıktık, Alpu üzerinden mihallıçıka vardık (85 km civarı) bura gıda temini için son nokta burayı kaçırmamaya çalışın çünkü biz kaçırdık :) mihalıcçık'dan sonra yol virajlı ancak yolun asfalt olması rahat bir yolculuk sağlıyor!!! Gürleyik'e doğru ilerledikçe rakım düşüyor ve Gürleyik'e varıyoruz (toplam 120 km) yol kenarında birçok araç park halinde duruyor ancak 20 m kadar ileride sağda küçük bir otopark alanı var ücretli olarak, biz yol kenarında parketmeyi tercih ettik, kamp yapmak isteyenler şelaleye doğru biraz daha yaklaşıp park edebilecekleri bir alan var fakat yüksek bir eğim olduğu ve aracımızın yere yakın olması sebebiyle tercih etmedik. Bu arada şelaleye giriş ücretli kişi başı 2,5 tl tabi kamp kuracaksanız ekstra ücreti varmış 5 tl resmi yazılarıda mevcut ücretlendirme için. İçeriye doğru girdiğinizde tam bir mesire alanı olarak hizmet ettiğini görebiliyoruz ortamın, etrafımız piknikcilerle dolu. Girişte içme suyu mevcut şişe götürüp burada doldurabilirsiniz ayrıca içeride ateş yakmak yasak olduğu için yine bu çeşmenin yanında yemeğinizi hazırlayabiliyorsunuz, ateş yakmayı tercih etmeyenler için kiralık tüplü mangallar mevcut yine çeşmenin yanında 5tl gibi bir ücreti vardı sanırım. İçeride sağda tuvaletler mevcut, bu tuvaletlerin önünden geçip akarsuyun yanından patikadan kamp alanlarına doğru ilerliyoruz, burada 2 adet kamp kurabileceğiniz alan mevcut ikiside şelalenin sonunda sayılır zaten daha ileriye gitmek mümkün değil patika bu alanlarda son buluyor, biz geniş olan alanda kampımızı kurduk hafif eğimli bir alan ancak 2 kişilik 6 çadır sığdırılabilir diğer kamp alanıda küçük bir yokuşun üstünde orada en fazla 3 çadır alabilecek kapasitede, bu iki alanda da ateş yakıldığının izleri mevcut zaten zemin toprak olması sebebiyle uygunda bir yer olduğu söylenebilir. Hemen karşımızda şelalenin görüntüsü çok keyif vericiydi, tabi gece olunca bu sesde nasıl uyuyacağımızıda kara kara düşünmeye başladık. Saat 19.40 civarı çadırlarımızı kurmuş ve arkadaşlarım suya girmek için hazırdı ve yolun hararetinden kurtulmak için suya girdiler. Ardından yemek faslı muhabbet derken uyku moduna geçtik bu arada bizden başka kamp yapanada rastlamadık hafta içi olduğundan olsa gerek. Gündüz vakti piknikçilerin istilasına uğrayacağımızı tahmin ederek erken saatte suya girmeye karar verdik ve öyle yaptık öğlen 13.00 gibi artık insanlar doluşmaya başlamıştı bu saatten sonra çok keyif alamayacağımız için bizde biraz yüzme biraz güneşlenme derken hazırlanıp çıktık 16.00 civarı, yolda oldukça güçlü sağnak yağmur ve dolu yağışı bizi yavaşlatasa da 19.00 civarı Eskişehir'e dönüş yaptık.


Not: Her zaman söylediğim şeyi burada da yaşamaktan ötürü bir kamp alanından daha soğudum, her doğa güzelliğine gidecek asfalt yolların yapılması bu doğa güzelliğinin maalesef sonu oluyor, piknikçilerden gına geldik artık çekirge sürüsü gibi hareket edip doğal alanları kurutuyorlar etraf çöp doluydu, ağaçlara bağlı battal boy çöp poşetleri olmasına rağmen. Tabi bununla bitmiyor sürekli tehlike yaratan hareketleri çevrede kendi halinde keyif süren insanları soğutuyor, şelalenin çevresinde kayaların üzerinden koşmaları, kimisinin kayıp düşmesi, afedersiniz ama suya işeyenler bile oluyor kısaca bunlar beni buradan soğuttu diyebilirim bir daha gidermiyim emin değilim. Son olarak Eskişehir'den şelaleye en yakın gidebileceğiniz nokta mihallıçık sonra yaklaşık 35 Km oralardan biriyle anlaşıp size ücreti karşılığında götürmesini isteyebilirsiniz, Ankara'dan ise nallıhan'a kadar gidebilirsiniz şelaleye ise 15 Km civarıydı sanırım. 
Fotoğraflar SİNAN GÜLTEPE tarafından çekildi.

6 Eylül 2016 Salı

Doğa için Şimdi ya da Asla

       
           Doğanın Dünya üzerinde kapladığı alana baktığımız zaman içinde neler yapılabileceğini bir düşünün, büyük bir oyun parkı, bizlerde kirlenmeye hazır çocuklar. Bu kadar büyük bir alanda, içinde tahmin edemeyeceğimiz kadar çok imkan barındıran bu oyun parkında yapılabilecek bir çok disiplin geliştirdik zaman içinde. Bunlara bakacak olursak;
            Doğa sporları kendi içinde bir çok ara branşa ayrılır bazıları olimpik branşlardır, bisiklet, kayak ve kano gibi hatta önümüzdeki 2020 Tokyo Olimpiyatlarına spor tırmanışın dahil edildiğini müjdelemek isterim, birde tamamiyle gönüllülük esaslı sadece severek yaptığımız hobilerimiz var treking, hiking, kaya tırmanışı, mağaracılık, bisiklet, kampçılık, yüksek irtifa dağcılığı gibi. 
             Doğa sporlarını her isteyen yapabilir 5 yaşındaki minik bir arkadaşımızda, 80 yaşında ruhunun isteklerine cevap veren bir eski toprakta, yeter ki doğayı seven bir karaktere sahip olun gerisi zaten gelir. Doğanın tadını alan ve sesini duyan biri olarak bağımlılık yaptığını söyleyebilirim, elbette bu sözler sizin için bir anlam ifade etmeyebilir eğer doğa tutkunu biri değilseniz. Herşeye rağmen sadece bir adım atarak bunları sizinde hissedebileceğinizi bilmenizi istiyorum evet sadece bir adım, şehir ile doğa arasında sadece bir adım var, 2. adımınızda doğanın bir parçası olduğunuzu sizde anlayacaksınız. Hadi o zaman ne duruyorsunuz o adımı şuan atmalısınız, unutmayın şimdi ya da asla!

30 Ağustos 2016 Salı

Otizm hakkında derlenmiş videolar. İzleyin, izletin.

       Otizm, dışarıdan bakanlar için maalesef yeteri kadar anlaşılabilir değil bu sebeple insanların dikkatini çekmek ve bilinçlendirmek önemli. Tıpkı otizmli bireylerin genelinde olduğu gibi normal insanlara da görüntülü olarak yani videolarla anlatım şart şimdi sizlere bazı kısa filmler sunmak istiyorum.